25 Kasım 2012 Pazar

SAHNELER...ASLI Y.


-Ellerini çek üzerimden  !!
-Neden ?? sana açıklamasını yaptım bana inanmıyormun?

Onu dinlemiyordu artık..
Masanın üzerinde duran gümüş renkli ucuz çerçeveyi alıp elinde bir süre tuttu.Baktı,baktı.. Sanki yıllardır göremediği şeyi şimdi,şu anda gider ayak görecekmiş gibi yada görmek istermiş gibi baktı..
Hayır ona inanmıyordu aslında zaten hiç inanmamıştı.
Ne öncekilerde nede bundan sonra.Ne ilk nede son olacaktı bu gün yaşananlar.
O gittikten sonrada devam edecekti kirli,pis ruhunu gezdirmeye.Ama sadece tükenmesini beklemişti.
Bu O'nun  oyunuydu tek başına oynuyordu ve içinde kırıntısı dahi kalmayana kadar bekledi,inanmış ve affetmiş gözüktü.
Bitene kadar,gözünde değeri damla damla azalıp çoraklaşmış bir göle dönüşene kadar.
Ve bugün O'nun zaferiydi. İşte bitmişti şuan kaşısındaki O yıllar önce aşık olduğu ve o aşkı tırnak makasıyla kesip parçalayana kadar uğraştığı,kıymık kıymık yonttuğu adamdı.
 Üzerindeki hafiflemenin tadını uzunca bir süre çıkarmak istiyordu ama artık O'nunla aynı havayı dahi soluyamayacak kadar tahammülsüzleşmişti.
Çerçevenin arkasını açtı,fotoğrafı çıkardı ve nefes bile almadan bi çırpıda ikisinin arasına koca bir uçurum açtı. Çerçevenin içine O'nun tek resmini koyup kapattı ve masanın üzerine özenle yerleştirdi.

Arkasında çamurlu bir camdan akar gibi ağlak bir halde sayıklamalarını duymuyordu. O dışarıdan süzülen güneşe kulak vermişti.Bavulunu aldı kapıya yöneldi,açar açmaz gözlerini yakan güneşe gülümsedi,ısındı,
 içi daha bir mutlulukla doldu.
Yıllardır tuttuğu nefesini bir kerede verir gibi rahatladı.Caddenin sonuna doğru baktı ve kararını verdi ;

Artık hiçbir şey,hiç bir kimse,hiç bir aşk onu tutsak edemeyecek,kilitleyemecekti..

                                                     
                                                            Ama en başta kendisi...


Yorumlarınızı Bekliyorum ;)

24 Kasım 2012 Cumartesi

Kara Kule...Stephen KİNG

Slmlar herkese evet yine king ama "her işin başı KİNG" değilmi :))
Neredeyse bütün kitaplarını okumuştum ama bu seriyi okumamıştım.Daha doğru serinin tamamlanması zaten çok uzun sürmüş.Eh benim geç okumya başlamam iyi olmuş şimdi hepsini birden ara vermeden okuyabiliyorum. İlk bakışta biraz Yüzüklerin Efendisindemi esinlenilmiş acaba demiştim pek aklıma yatmasada ama King zaten kendisi ondan ve Harry Potter serisinden esinlendiğini ama bu serinin ilk kitabını tahminim onlardan önce yazdığını söylemiş.Yani uzun bir ara vermiş seriyi yazmaya devam etmek için..
İlk kitap Silahşör'dü .Kitabın ana karakteri kovboy abimiz Roland'dan bahsediliyordu.
İkinci kitap Üçün Çekilişi'nde Roland'a Kara Kuleyi bulmakta yardımcı olacak 2 silahşör daha ekleniyor gayet sancılı bir şekilde :) üçüncü kitapÇorak Topraklar yine bu maceracı arkadaşın yolculuğundan ama aralarına ikinci kitapta bir ara Roland'la seyahat eden Jake'in aralarına katılmasıyla devam ediyor..
Bu kitapların hepsini ço kısa özet geçiyorum çünkü hikaye biraz ağır işliyor ve detaylı bir anlarımla heyecanınızı törpülemek istemiyorum
Seri yüzüklerin Efendisinden oldukça farklı çünkü buradaki hayal gücü sınırları o serinin 2-3 katı kadar.

Oradada var olan Orta-Dünya Kara Kule serisinde çok çok farklı anlatılıyor. Açıkcası ilk 3 kitaptan aksiyonu bol olanı bana Çorak Topraklar gibi geldi.
Bir çocuk kitabıyla olan bağlantı akıl almaz derecede korkutucu bence aynı zamanda :)


Şimdilik yazacaklarım bu kadar çünkü 4. kitap Büyücü ve Cam Küre'yi henüz elime aldım.Artık oda bitince
özellikle dikkatimi çeken ve beni şaşırtan yönlerini paylaşırım.Eğer sizde daha başlamadıysanız tavsiye ederim bu bir zombie dizisinin çekimleri kadar eğlenceli ve güzel bir hikaye ;))

Herkese iyi akşamlar..Hoşçakalın :)











Yorumlarınızı Bekliyorum ;)



13 Kasım 2012 Salı

Total Recall**.. Gerçeğe Çağrı..

Bir an bile hız kesmeyen bir aksiyon filmi arıyorsanız bu film tam sizlik demektir.Ben  hemde aksiyon sevmediğim halde tabiri caizse soluksuz izledim.
Underworld ' da severek izlediğimiz Kate Beckinsale' i ilk defa kötü rolde gördüm ama yinede yakışmış.
Jessica Biel'e söz yok zaten :)
İlk seferinde konuyu anlamakta biraz zorlandım açıkcası ben hala adam koltukta uyanacak sanıyordum ama yaşadıkları gerçekmiş meğer ;)
Bu filmin daha önce 1990 yılında çekilmiş bir versiyonu  varmış ama onu izlemedim.Bu senaryonun yeniden yorumlanması yani. Genelde 2. çevirim filmler ilkinin gölgesinde kalır derler ama izlmeden birşey diyemem.Ayrıca tamamen birebir uyumlu değilde atlamalar yapılmış senaryoda.yinede oldukça güzeldi abartmıyorum hiç hız kesmeyen bir film baştan sona akiyon dolu gerçekten.

herkese iyi seyirler şimdiden
hoşçakalın ;))




Yorumlarınızı Bekliyorum ;)

10 Kasım 2012 Cumartesi

**Neden ? **

 
Bir gün çelimsiz,küçücük bir kız çocuğu sokağın köşesine oturmuş;yiyecek,
para yada alabileceği her hangi bir şey için dileniyordu.
Üzerinde yırtık giysiler,yüzü gözü kir içinde ve perişan bir haldeydi.
Kız dilenirken sokaktan genç ve iyi görünümlü bir adam geçti.
Kızı farketmişti ama belli etmemek için dönüp ikinci defa bakmadı.
Büyük ve lüks evine,mutlu ve rahat ailesinin yanına geldiğinde,
güzelce hazırlanmış akşam yemeği onu bekliyordu.
Fakat az sonra düşünceleri tekrar o kıza takılıverdi..
Duyguları bir şeylere itiraz ediyordu.
Sonra kolay yolu seçti ve itirazlarını Allah'a yöneltti.
Böyle durumlara izin verdiği için şöyle  bir cümleyle yakındı:
"Böyle bir şeye nasıl izin veriyorsun ? 
Neden o küçük kıza yardım etmek için hiç birşey yapmıyorsun Allah'ım ??"
Sonra... Taa ruhunun derinliklerinden gelen bir cevapla titredi;

"YAPTIM... SENİ YARATTIM!! "




 (resimler alıntıdır)





Yorumlarınızı Bekliyorum ;)

9 Kasım 2012 Cuma

**KALDIRIMLAR**


KALDIRIMLAR -1-
 

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
 
Necip Fazıl Kısakürek

Yorumlarınızı Bekliyorum ;)

6 Kasım 2012 Salı

**The Walkıng Dead**

 Dizinin Künyesi
Yapım Yılı: 2010 TV Series
Kanal: AMC
Oyuncular: Andrew Lincoln(Rick Grimes), Jon Bernthal(Shane Walsh), Sarah Wayne Callies(Lori Grimes), Laurie Holden(Andrea), Steven Yeun(Glenn), Chandler Riggs(Carl Grimes), Norman Reedus(Daryl Dixon)
IMDb Puanı: 8,7
SHDb Puanı: 8,9



Zombi hayranları için süper,harika,muhteşem  bir dizi.Film tamam arada çok güzel işler çıkıyor ama dizi olması ne kadar harika bi fikir.Dizi başladığından bu yana aldığı tek eleştiri benim rastladıklarım tabi efendim çok az aksiyon varmışta falan filan.
Zaten bu hikayeyi farklı kılan bu  değil mi? Filmlerde izlerken tek ana unsur kan,korku,kaçışma yamyamlık.. Ama işin insaniyet boyutu çok az gösteriliyor dizide ise tamamen bunun üzerinde duruluyor
Yani insaniyet derken yaanan korku yüzünden insanların sağlıklı olanların yani kişiliklerinin değişmesi..
Ortağının eşine göz koyma,zombileri hasta zannedip tekrar iyileşebileceklerini düşünme hatta onları besleme,
nasıl olsa bu işin sonu yok deyip intihar etme yada son nefesime kadar yaşayacağım deme gibi şeylerden bahsediyorum..

2. sezonda Shane'le yaşananlar ve Lori'nin saçma sapan davranışını biraz yadırgamıştım ama 3. sezonun başında bi baktık pek bir pişman halbuki adamı bunu yapmaya iten kendisi !!
Yinede ölmesine üzüldüm aslında çocuklara üzüldüm.. Şimdi böyle bir dizi hakkında hemde bir zombi dizisi hakkında konuşup "üzüldüm " demek komik geliyor değil mi? Olsun günlük hayatımızda mantıklı şeylere üzülüyoruzda çok mu işe yarıyor..En azından inasnın kafası bii süreliğinede olsa başka,garip şeylerle meşgul oluyor :)

Velhasıl çok güzel bir dizi.Benim böyle bir hayalim var çok isterdim bir zombi filmi çekmeyi aslında ölüp dirilme değilde mesela 28 Gün Sonra' da olduğu gibi kuduz mikrobuna benzeyen bir şey insanları çıldırtıyor teması bana daha hoş gözüküyor,daha "olabilir mi acaba" dedirtiyor sizce?
 Bakarsınız bir gün olurda yaparım bir film  ozaman da bunu tartışırız :))


Ne var canım hayalde paraylan değil ya :)) (ananemin söz:)


Herkese iyi akşamlar...

 (görseller alıntıdır)


Yorumlarınızı Bekliyorum ;)

5 Kasım 2012 Pazartesi

Soğuk Işıkla Randevu.. Dean R. Koontz

HArika bir yazar-kitap daha :) Daha önce GİZLİ EV isimli kitabını okuyup hayran kalmıştım şimdide buna..
Bir kitabın film izler gibi insanı ürkütmesi,heyecanlandırması harika birşey..
Kitabın başlangıcında işlerin biraz yavaş gittiğini düşünmüştüm ama aslında herşey yerli-yerinceydi.
Birde Los Angeles konusunda korktum.Gerçi bu yeni değil Amerikada yaşama fikri her ne kadar cazip gelsede aslında hep korkmuşumdur:(bir ara böyle bir girişimimiz olmuştu :)
Kesinlikle Türkiye gibi değil sokak savşları,sapıklar,katiller ne bileyim işte çeteler falan  :)
Ama tabi bir uzaylı saldırısının yanında hepsi boş değilmi :)


Kitabın ana hikayesi bu ve emin olun öyle bildiklerinizden değil tamamen gerçekçi gitgide endişelenmeye başlıyorsunuz anne-çocuk için .
Eğer şöyle heyecanlı,gerilimli bir kitap arıyorsanız bu kitap çok iyi bir seçenek..
Herekese iyi okumalar şimdiden ..


HOŞÇAKALIN MUTLU KALIN :)

Yorumlarınızı Bekliyorum ;)

2 Kasım 2012 Cuma

Sunset Park...Paul Auster

Can yayınlarından çıkan kitapları seviyorum .Çok daha özgün,edebi değerleri yüksek eserler oluyor.
Bu kitapta öyle.  Birbirini hiç tanımayan 4-5 kişinin ev arkaşı olmasına kadar uzanan olaylar zinciri.
Ana karakterin hayatının travmasını geçirip bunu bir türlü atlatamaması yani üvey kardeşinin tamamen yanlışlıkla ölümüne sebep olması onun hayat yolunu çiziyor zaten.
Bu aslında herşeyde böyle değilmidir?
Hani Kaos Teorisi diyebileceğimiz olaylar olmazmı zaten.Olur hemde hergün ama farkına varmayız.
Bazen varırız ama ve "şunu şöyle yapmasaydım şimdi böyle olmazdı" dediğimiz olaylar.
Küçük,önemsiz gibi görünen olaylar aslında belkide koskoca bir hayatı etkiliyor.
Onun sancısı,iç acısıda bu yönden.
"eğer yolun diğer tarafında ben dursaydım ona vurduğumda arabanın altında kalmazdı".....
Kesinlikle kendinizden birşeylr bulabileceğiniz karakterler var.
Ezik  ve takıntılı bir tip olan Ellen'in kendini toparlayıp yeniden yükselmesi ço hoştu mesela.
Ama sonu biraz umutsuz gibi bitiyor kitabın gerçi çıkmadık candan umut kesilmez misali "en azından hayattatyız" deyip bitirebilirdi ama... :)

herkese iyi geceler dilerim
hoşçakalın... ;)








Yorumlarınızı Bekliyorum ;)