25 Eylül 2012 Salı

***ANLAR***



Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,  
İkincisinde, daha çok hata yapardım.  
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,  
            Çok az şeyi  
            Ciddiyetle yapardım.                          
       Temizlik sorun bile olmazdı asla.  
            
Daha çok riske girerdim..
Seyahat ederdim daha fazla.  
Daha çok güneş doğuşu izler,  
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.  
Görmediğim bir çok yere giderdim.  
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.  
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.  

               Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.  
               Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.  
               Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.  
               Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın...

Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,  
Gitmeyen insanlardandım ben.  
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.  
  
    Eğer yeniden başlayabilseydim,  
    İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.  
    Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.  
    Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,  
    Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.  
                Ama işte 25'indeyim ve biliyorum...  
                                                 ÖLÜYORUM...  



Jorge Luis Borges
       

21 Eylül 2012 Cuma

Geri Döneceksin... Maeve Binchy

Merhabalar..

Bu aralar nedense hep kadınlarla ilgili hikayeler,romanlar okuyorum paylaşıyorum.Sanırım duygusal bir dönemdeyim ne bileyim ;)
İrlanda kökenli yazarlar arasında ilk keşfettiğim yazardır kendileri ve ilk olarak Yanlız Kadınlar Sokağı isimli kitabını okumuştum ve çok beğenmiştim.Daha sonra Bir Dilek Tut Benim İçin kitabını okudum oda aynı şekilde çok çok hoş bir kitaptı.Bu saydıklarım hakkında detaylı bir yorumlama yapabilirim ama hepsinin birbirine çok benzeyen tarafları var ve ortak bir değerlendirme yapabilirim.
En çok beğendiğim ve hoşuma giden yönleri ise sade,günlük,gerçekçi,samimi bir tarzları olması.
Karakterler günlük hayatımızıdada karşımıza çıkabilecek hatta kendimizi bile bulabileceğimiz kadar sıradan ve kahramanlar çoğunlukla kadınlar..
İşlenen konularda kadınların zaman zaman yanlızı,anlaşılmaması,kendi ayakları üzerinde durabilme çabası aşka yenik düşenlerin tekrar ayağa kalkıp yaşamaya devam etme güçleri gibi bizleri çoook yakından ilgilendiren konular
.
Beni mest eden bir ayrıntıda karakterlerin başlarına gelen durumlardan sonra oturup kalmamaları,aldatılmak,terkedilmek yada terketmek gibi durumlardan sıyrılabilmeleri ve daha güçlü bir şekilde hayata sarılmaları çok çok güzel bir motivasyon oluyor.
Özellikle vurgulanansa "Kadınsan kendi ayakların üstünde durmayı öğren ve kimseye bağımlı kalma" nasihatı gibi geldi bana.
Okunması çok rahat bir sürü isim yada ayrıntı kalabalığı olmayan sade anlatımlı hatta bayanların kendi arasında anlattıkları hayat hikayeleri gibi kitaplar olduğu içinde özellikle tavsiye ederim.
Kafanız karışıksa içinden çıkılmaz olduğunu düşündüğünüz ama olacak olan olur durumlarınız varsa alın okuyun derim .
Benim teprim en azından farklı bir hikayeyle kafası meşgul olur insanın ve bir kaç saatliğine karmaşadan uzaklaşır,rahatlar..

İyi Akşamlar dilerim herkese :)

20 Eylül 2012 Perşembe

Resident Evil 5... Geliyoooor :))


Nihayet tüm Dünya'da vizyona girdi.Bekle bekle öldük yahu :) İki film bekliyordum sabırsızlıkla biri REC 3'tü onunla ilgili konuşmuştuk daha önce. Hala nasıl bir hayal kırıklığı yaşattığının şaşkınlığı var bende. İlk iki filmde okadar gerçekçi bir yapım görüp üçüncüde resmen çuvallamışlar yazık,oysa harika bir senaryoydu. Hem exorsizm hemde zombi öğesi bir arada harika bir karışımdı bu ama kullanmayı bilemediler yada unuttular ;)

Neyse Resident  Evilde böyle bir hayal kırıklığı yaşayacağımızı pek sanmıyorum. Sonuçta serinin diğer filmlerinde aksiyon,heyecan hiç düşmedi aksine gittikçe mükemmelleşti (tıpkı zombileri gibi :)
Sadece merak ettiğim ilk bölümlerde oynamış ve ölmüş olan oyuncular(hatta biri kuşbaşı doğranmıştı :)
nasıl son filmde tekrar bir araya geliyor. Bir yerde okuduğum kadarıyla yada duyduğum tam bilmiyorum onların klonlanmış olduğu falan ama kimin tarafında olduklarınıda tam çözemedim.
Gerçi "Alice eski müttefikleriyle birliklte Umbrella'ya karşı" diyordu bir yerde ama Alice' e yardım edecek o donanımda birileri yoktu.O güce sahip olan karşı taraftı zaten. Bakalım bunu izlerken görücez artık.
Ama yinede eski yüzleri görmek güzel. Mesela Michelle Rodrıguez çok iyi bir karakterdi.
Aynı zamanda Jill Valentine'de öyle. Sanki Ali Later'ı göremedim gibi geldi bana ona ne oldu ki?


En iyisi izleyip görmek :) Bu arada bunun son film olacağını okudum  ve üzüldüm çoğu kişinin aksine hikayeye sadık kalındığı ve bir önceki filmden hiç bir eksik konu olmadığı sürece bence devam edebildiği kadar etsin değil mi ama :))

Herkese iyi geceler ;)




12 Eylül 2012 Çarşamba

Benimde artık bir AYŞEGÜL'üm vaaar :))

Ayşegül kimdir ??  Ayşegül çocukluğumda,daha okuma falan bilmiyorken tanıştığım aşık olduğum :) ama o zamanki maddi imkanlarımızın düşük olması sebebeiyle hiç sahip olamadığım bir kitap kahramanı..
O kadar harika çizimleri vardı ki kitapların yanlış hatırlamıyorsam babası astsubay olan bir arkadaşımda tüm seri vardı ve ben her gittiğimde büyülenmiş gibi bakar kalırdım. Okuyamasamda  resimler okadar güzeldiki neredeyse hikayeyi anlamış olurdum. Hoş çocuksunuz zaten herşey hayal dünyanızda büyüyüp gelişiyor yani hikaye yazıldığı gibi değil sizin okuduğunuz gibi ,anladığınız gibi şekilleniyor.
 Velhasıl efendim okadar istiyordum ki benim de bir tane olsun diye ama çocukluk gururu diye bir şey varsa eğer sanırım o engelledi ve o arkadaşıma hiçbirşey söylemedim. Sadece gidip geldikçe bakmakla yetindim. Dediğim gibi bir masal kitabına para veremiyecek kadar yoğun günlerdi ozamanlar.
Daha sonraları bir ara internette arattırıp bulmuştum yine seri halinde satılıyordu bunu alırım deyip ekledim sayfayı ama sonra unuttum . Geri dönüp baktığımdaysa satılmış olduğunu gördüm. Sonrada yine unutulup gitti Ayşegül aşkı :)
 Geçenlerde annemle bir yerden dönüyorduk araban indik annem "aaa yerde Ayşegül var" dedi baktım hakket o. Eğilip almak konusunda tereddüt ettim ne bileyim belki bir çocuğundur düşürmüştür falan ama samimiyim kalbim pırpır ediyordu. Aldım baktım yapıkredi yayınlarıdan çıkmış bir kopya. Kopya diyorum çünkü kitabın orjinalinde karton kapak kullanılıyordu ve kapağın iç tarafı onlarca çocuk yüzüyle doldurulmuştu. Ben heeepsine teeek tek bakardım :D
Neyse uzatmayayım kitabı aldım etrafa bakındım ortada çocuk falan yok gittim oradaki markete sordum görmedim dedi Ehh dedim sanırım  ozaman 19-20 sene önce yalvar yakar istediğim kitap bir şekilde uzuuuuun bir aradan sonra ayağıma gelmiş oluyor. En mantıklı açıklama bu ama değil mi? :)
Biraz kirlenmiş ama sapasağlamdı Ayşegül doğum gününü kutluyor bölümü denk gelmiş bana.
Biraz erken doğum günü hediyem oldu benim içinde :)

Şimdiii kıssadan hisse neymiş efendim; Eğer yeterince çok,ısrarla isterseniz 20 seneyide bulsa isteğiniz size ulaşıyor.Yeterki mesajınızı çoook yürekten yollayın.
Herkese mutlu günler diliyorum,Hoşçakalınnnn :))

7 Eylül 2012 Cuma

Kocalar Okulu :)) ... Wendy Holden

Merhabalar herkeseee...
Özellikle evlibayanlara slmvermiş gibi oldum kitabımızın başılığından dolayı değilmi :) Olsun bence sevgilisi olanlarında hatta erkeklerinde okumasını istediğim bir kitap hatta erkeklerin okumasını özellikle isterdimki iş işten geçmeden yani Kocalar Okuluna gitmenize gerek kalmadan işin farkına varın !!
 Bu kitabıda taşınmak üzere olan bir kitapçıdan uygun bir fiyata almıştım. Kapağa baktığınızda sanki komedi tarzında bir anlatım olduğunu düşünebilirsiniz ama aslında çoook doğru noktalar birleştirilip bir roman yapılmış. En basitinden eşinizle bir sorun olmasa bile Sophie'nin yaşadığı sıkıntılar tamamen çalışan her annenin yaşadığı şeyler. Yani bir yandan evlilikte duygusal dengeyi gözetmek,çaklışmak,anne olmak,eş olmak,ev hanımı olmak,sosyal biri olmak,kariyer sahibi olmak vs vs.... Listeye bakarmısınız ??
Hangi canlı bu kadar yoğun bir hayatı yönetebilir?? KADIN ;) Ama zaman zaman onun bile pillerinin bittiği ve çöktüğü durumlar olur. Mesela çocuğunun arkadaşının doğum günü partisine gidiyor ve içeride bakımlı kadınlara bakıp nasıl kendini saldığına üzülüyor. Bunuda neredeyse her anne yaşar.
Vee gelelim Mark'a. Zavallıcık aslında ihanet falan ettiği yok ama tamamen iletişim bozukluğundan ve eşinin yavaş yavaş elinden kayıp gitmesini zamanında farkedemediği için başına gelmediği kalmıyor.
Düşünsenize ailece gezmeye çıkıyorsunuz alışveriş merkezleri,parklar,mağazalar dolaşıp yorgun argın eve geliyorsunuz.Herkez kendini bir tarafa atıp dinlenebilirken ANNE alınanları yerleştir,çıkarılan kıyafetleri kaldır ve yemek hazırla...
Zor efendim zor velhasıl :)

Sanırım kitabın içeriği hakkında fikir verebilmişimdir.Hem "evet işte bundan bahsediyorum" diyeceğiniz hemde eğlenerek okuyacağınız bir kitap.
Herkese iyi akşamlar diliyorum.Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Maksat muhabbet fikir alış-verişi olsun değilmi?? ;))